0212 327 41 00

GEBELİK VE LOHUSALIKTA DEPRESYON

Gebelik ve lohusalık kadın yaşam döngüsünün doğal bir parçası olmakla beraber birçok biyolojik ve psikososyal değişimlerin yaşandığı bir süreçtir. Tüm bu değişimler ruhsal hastalıklara yatkınlığı arttırabilmektedir, özellikle depresif belirtiler %27-36 sıklığında bildirilmektedir.

İlk 3 ayda depresyon bulguları gebeliğin belirtileriyle karışabilir çünkü yorgunluk, çok uyuma, iştah değişiklikleri, mide bulantısı gibi fiziksel belirtiler gebelikte zaten sıklıkla görülür. Ancak eşlik eden üzüntü, keder, isteksizlik, keyifsizlik gibi duygusal yakınmaların varlığı depresyona işaret eder.

Hamileliğin ilk 3 ayında depresyonun belirgin özellikleri şiddetli hüzün ya da boşluk duygusunun yanı sıra aşırı yorgunluk, enerji azlığı ve uyku düzensizliği gibi fiziksel belirtilerdir. Hamileliğin sonuna doğru bebeğin bakımı ile ilgili kaygılar ön plana geçmeye başlar.

Anne olduktan sonra da birçok kadında hafif hüzün ve kaygı şikayetleri doğum sonrası ilk 7-10 günde görülür. Bu tablo genelde kendiliğinden düzelmektedir.

Doğum sonrasında ilk birkaç gün içinde yorgunluk, ağlama nöbetleri, anksiyete, konsantrasyon güçlüğü ve unutkanlık belirtileri görülebilir. Doğum sonrası depresyonda ise bu belirtiler uzun süreli ve şiddetlidir. Genel depresyon belirtilerine ek olarak bebeğe zarar vermeyle ilgili akıldan uzaklaştırılamayan düşünceler, anne rolüyle ilgili yetersizlik ve suçluluk hissi olabilir. Ağır vakalarda intihar ve bebeğe zarar verme riski de değerlendirilmelidir.

Gebelik döneminde depresif belirtiler için risk faktörleri eşle ilişki sorunların varlığı, sosyal desteğin az olması, travmatik yaşam olaylarının varlığı, küçük yaşta gebelik, çocuk sayısının fazla olması, geçmiş depresyon öyküsü olarak sıralanabilir. Doğumla beraber kadına yüklenen roller, anne rolüne ilişkin toplumsal beklentiler, annenin kişisel ilgi alanlarında yaşadığı zorunlu kısıtlamalar önemli stres kaynaklarıdır. Biyolojik olarak da gebelik döneminde yükselen östrojen ve progesteron seviyelerindeki doğum sonrası ani düşmesinin de depresyonla ilişkili olduğu düşünülmüştür.