Şizofreni, alevlenme ve yatışma dönemleriyle kendisini gösteren, uzun süreli tedavi ve izlem gerektiren bir ruhsal bozukluktur. Duygu ve düşünceleri, istek ve enerjiyi, davranışları olumsuz şekilde etkiler. Hastalığın alevlenme dönemlerinde, halüsinasyonlar, hezeyanlar, davranış bozuklukları, öfke, içe kapanma gibi belirtiler yoğunlaşır.
Aile desteği diğer hastalıklarda da önemli olmakla birlikte şizofrenide çok daha önemlidir. Hastanın işlevselliğinde azalma ve öz bakımını sağlamada zorluk çekmesi aileye ihtiyacını artırmakta, ailesinin bu süreçte verdiği destek ise iyileşmeyi hızlandırmaktadır.
Birçok şizofreni hastası, ailenin hastalığı kabullenmemesi ya da tam bilgi sahibi olmaması sebebiyle iyileşme için tek başına mücadele vermektedir. Ailesinden destek gören hastaların ise iyileşme süreci diğerlerine göre daha kısa sürmektedir.
Şizofreniden etkilenme, hasta ile yakınlığın derecesine, aynı zamanda rahatsızlığın türü, süresi ve şiddetine bağlı olarak değişmektedir.
Hastalık kaynaklı olarak hasta, ailesine karşı tavır alabilir. Ailenin işlerine karışmasını istemeyebilir, ilgiyi reddedebilir. Hezeyan ve halüsinasyonların bir kısmı aile hakkında olabilir. Bunlara rağmen kabullenici, suçlamayan, sevecen ve doğal bir iletişimle ilişki düzelebilir ve tedaviye katkı sağlanır.
Şizofreni hastası olan kişi, hastalığının başlamasıyla birlikte, ailesinin alışık olmadığı biçimde davranmaya başlar. Gereğinden fazla ya da az uyumak, içe kapanma, öz bakımda azalma, dış görünüşte bozulma, sorumluluklarını yerine getirmeme, alışılmadık yaşantılardan bahsetme, kendi kendine konuşma gibi. Aile; bu yeni duruma karşı şaşkınlıktan, aldırmazlığa, inanmamaktan, büyük bir şok ya da hayal kırıklığı yaşamaya kadar çeşitli ve farklı tepkiler verebilir. Kimi zaman değişiklikleri anlayışla karşılamaya yönelir, kimi zaman da kabul edilemez olarak değerlendirip şizofrenisi olan yakınının bunu bilinçli olarak yaptığı düşüncesiyle onunla tartışmaya, çatışmaya başlar.
Genelde şizofreni hastası olan kişilerle en iyi geçinenlerin onlara en doğal davrananlar olduğu bilinmektedir. Açık ve net bir iletişim kurmak gereklidir. Aynı anda birden fazla istekte bulunmadan, düşüncelerini değiştirmek için onları sürekli ikna etmeye çalışmadan, ailecek topluca yapılan yemek yeme, misafir ağırlama, televizyon izleme gibi faaliyetlere sürekli katılmaya zorlamadan, yalnız kalma ya da odalarına çekilme isteklerine ve duygusal mesafelerine saygı duyarak davranmak gerekir.
İlaç kullanmayı reddetme, şizofrenide en sık karşılaşılan sorunlardan biridir. Şizofrenisi olan kişiler rahatsız olmadıkları ya da iyileştikleri düşüncesiyle ilaç kullanmak istemeyebilirler. Unutulmaması gereken ise hastalığın düzeldiği dönemlerde dahil olmak üzere ilaçların uzun süre kullanılması ve hekim gözetimi ve önerisi olmadığı sürece kesilmemesi gerektiğidir. İlaçlar var olan şikayetlerin giderilmesi yanında hastalığın tekrarlama riskini de azaltır. İlaç kullanılmadığı durumlarda aile üyelerinin kişiyi ilaç kullanmaya ikna etmek yolunda sabırlı ve sakin olmaları gerekmektedir, gerekli durumlarda hekiminden yardım istenmelidir. Gereken durumlarda ilaç takibini aile üyelerinden birinin yapması, tedavinin aksama ihtimalini azaltır.
Kişinin stresten uzak durması da iyileşmeyi hızlandırır. Aile içinde hastalıktan ne kadar çok şikâyet edilir, suçlayıcı konuşulur ve hasta birey stresli konuların içine çekilirse iyileşme de o kadar gecikir. Hastanede yatış tedavisi ardından eve geldikten sonra maddi konulardan, iyileşmesi için yapılan fedakârlıklardan, kendisinin yaptığı hatalardan bahsedilmesi üzerine yeni bir atak geçiren kişiler olmaktadır. Ne kadar doğal, sakin bir ortam sağlanırsa iyileşme de o kadar hızlanır.
Herkesin her gün yaptığı işleri kendisinin de yapması için uygun ortam hazırlamaya özen göstermek gerekir. Üç öğün yemek yemek, düzenli banyo, evi odayı düzenli tutmak vb. Bunlar için hasta zorlanmak yerine ikna edilmeli ve sonuçta kendisi istemelidir. Şizofreni hastalarının bir kısmı da öz bakımlarını yapmakta dahi zorlanırlar. Bu konuda yardıma hazır olunduğunu ifade etmek, temiz kıyafetlerini kolay ulaşabileceği şekilde hazır etmek, alışverişe arkadaşça bir tutum içinde gitmek, çabalarını takdir etmek öz bakım sorumluluğunu yeniden almasını sağlar. Hastanın öz bakım, temizlik başta olmak üzere günlük işlerde küçük sorumluluklar almasını özendirici, sevecen, paylaşımcı bir tavır alınması önemlidir. Özetle hastanın yaşantısında belirli bir düzen oluşturmasına yardımcı olmak işe yarar.
Şizofrenisi olan bireylerde çözüm üretmede zorluklar görülmektedir. Hastalığın yol açtığı bilişsel bozukluklar plan yapma, çalışma, okuma ve iletişim bozukluklarına yol açmaktadır. Hastanın her gün için program yapıp, her gün yararlı bir şeyler yapması ailenin desteği ve paylaşımı ile daha kolay olur.
Tüm bunların yanında gerçekçi beklentiler içine olmak önemlidir. Şizofreni kronik süreçli ve oldukça zorlayıcı bir hastalık olabilir ve her türlü tedaviye rağmen belirtiler tümüyle ortadan kalkmayabilir. Bu nedenle mükemmele değil, daha iyiye odaklanmak gerekir.
Şizofreni hakkında olabildiğince bilgi edinmek, uzmanlardan yardım almayı, gerektiğinde danışmayı ihmal etmemek, psikiyatristinizle ve tedavi ekibinizle (psikolog, hemşire, sosyal hizmet uzmanı) de bağlantıyı kesmemek tedavi sürecini iyileştiren faktörlerdir.
Son olarak unutmamak gerekir ki aile bireylerinin de ruhsal sağlıkları önemlidir. Yeterince iyi hissetmeden hastalığı olan bir aile üyesine yardımcı olmak zorlaşır. Bu yüzden aile bireylerinin kendilerini ihmal etmemeleri, sosyal hayatlarını kısıtlamamaları, arkadaş, akraba ve diğer hasta yakınlarıyla iletişim içinde olmaları, gereğinde psikolojik destek almaları önerilmektedir.