Psikoterapi, çok geniş anlamda, ruhsal yollarla yardım ve iyileştirme demektir. Bu tanımı bugünkü psikiyatri pratiğinde herhangi bir biyolojik sağaltım yönteminin kullanılmadan hastanın iyileştirilme yöntemi şeklinde daraltabiliriz.
Psikoterapi, terapistle danışan arasındaki özel bir ilişki biçimidir. Bu ilişki günlük bir sohbetten, entelektüel bir paylaşımdan ya da eğitimsel bir çalışmadan tamamıyla farklıdır. Terapistle kurulan terapi ilişkisi sayesinde kişinin; kendisini, iç dünyasını tanıması, içsel çatışmalarıyla yüzleşmesi, düşüncelerinin ve duygularının farkına varması ve bu yolla bir değişim ve dönüşüm geçirmesi amaçlanır. Bu çalışmada kişI, yaşamını, olayları yeniden değerlendirmiş, geçmiş ve güncel deneyimlerini anlamlandırmış olur. Böylece yaşadığı ruhsal rahatsızlığın ya da semptomların kökenine ilişkin bir içgörü kazanır ve davranışlarında da bir değişim elde eder.
Psikanaliz ise bir sağaltım yöntemi olmasının yanında, bir ruhbilimsel kuram ve zihinsel süreçleri inceleyen bir tekniktir. Psikanaliz, Freud'un çalışmalarıyla yeni bir disiplin olarak başlamış ve sonrasında diğer psikanalistlerin katkıları ile psikanalitik kuram gelişmeye devam etmiştir. Psikanaliz bir sağaltım yöntemi olarak kullanıldığı zaman; bu terapinin amacı hastanın anlattıklarından (serbest çağrışım) ve kurulan ilişkinin özelliklerinden yola çıkarak kuramsal bilgiler çerçevesinde hastanın anlaşılması, formüle edilmesi ve analitik teknikleri kullanarak iyileştirilmesidir. Psikanalitik psikoterapi de, psikanaliz kuramını temel alan, aynı kavram ve yöntemleri kullanan fakat klasik uygulama kurallarına her zaman bağlı kalmayan psikoterapi ya da sağaltım yöntemidir.