0212 327 41 00

SOSYAL FOBİ

Sosyal fobi, toplumsal ortamlarda kişinin mahçup ya da rezil olacağı, başkaları tarafından alay edileceği, yargılanacağı düşünceleri eşliğinde yoğun kaygı yaşaması durumudur. Utangaçlıktan daha aşırı bir durumdur ve neden olduğu sonuçlar bakımından tahmin edilenden daha ciddi bir bozukluktur.

Sosyal fobi, tekrarlayıcı, sosyal ve mesleki anlamda performans kaybına yol açan, bu sebeple kişilerin yaşam kalitelerini azaltan bir rahatsızlıktır. Beraberinde alkol madde kullanımları ve depresyon görülebilir.

Sosyal fobi; ancak kişi sosyal ya da işiyle ilgili bir ortamdan kaçınırsa, korkarsa ya da kaygıyla beklerse ve bu durum günlük hayatını, işini, sosyal yaşamını etkilemeye başlarsa teşhis edilebilir.

Sosyal fobik kişiler başkalarıyla etkileşimde bulunmalarını gerektiren durumlardan ya da bir eylemi başkalarının yanında yapmaktan korkar ve kaçınırlar. Korktuğu durumla karşılaşması gerektiğinde ya da aniden böyle bir durum ortaya çıktığında yoğun kaygı yaşanır ve çeşitli bedensel belirtiler ortaya çıkar. Bu belirtiler çoğunlukla terleme, titreme, yüz kızarması, ağız kuruluğu, çarpıntı şeklindedir. Yaklaşmakta olan toplumsal bir olaydan, örneğin katılınması gereken bir toplantıdan haftalar önce kaygılanma başlayabilir.

Sosyal fobi, tüm sosyal ortamlarda yaygın olarak yaşanabileceği gibi sadece belli performans alanlarıyla sınırlı da olabilir. Sadece topluluk önünde konuşmaktan korkmak gibi.

Sosyal fobide görülen tipik korkular; topluluk önünde konuşmak, yabancı kişilerle tanışmak-karşılaşmak, toplum içinde yemek yemek, küçük grup etkinliklerinde yer almak, partilere gitmek, başkaları tarafından izlenirken yazı yazmak ya da çalışmak, topluluk önünde müzik aleti çalmak gibi performans gerektiren durumlarda bulunmak, otorite ile karşılaşmak, yetkili birisi ile konuşmak şeklinde sıralanabilir. 

Türkiye'de yapılan bir çalışmada en sık anksiyete yaratan ilk 5 durum; önceden hazırlanmaksızın bir toplantıda konuşmak, seyirci önünde hareket ya da gösteri yapmak, dikkatleri üzerine toplamak, romantik bir ilişki kurmak amacıyla birisiyle tanışmak, bir gruba önceden hazırlanmış sözlü bilgi sunmak şeklinde sıralanmıştır.

Türkiye Ruh Sağlığı profil çalışmasına göre sosyal fobi kadınlarda %2,3 erkeklerde %1,1 olarak bulunmuştur. Ancak tedaviye başvuranlarda kadın-erkek oranının eşit olduğu ya da erkeklerin çoğunlukta olduğu görülür.

Sosyal fobik birey nasıl hisseder?

Sosyal fobisi olan bireylerin kendilerini nasıl hissettikleri şöyle bir senaryoyla anlatılabilir: "Bir odaya giriyorsunuz ve orada bazı arkadaşlarınızı, meslektaşlarınızı görüyorsunuz. Sonra birden yere doğru bakıyorsunuz ve üzerinizde hiçbir giysinin olmadığını farkediyorsunuz" Muhtemelen büyük bir utanç duyarsınız, odadan kaçıp gitmek istersiniz, sanki ölecekmiş gibi hissedersiniz, o insanlarla bir daha karşılaşmak istemezsiniz. Bu abartılı senaryoyla anlatıldığı gibi sosyal fobisi olan kişiler genel yerlerde yemek yerken, telefonla görüşürken, insanların yanında adını yazarken, imza atarken yoğun bir utanç, rezil olma, gülünç duruma düşme korkusu yaşarlar. Bu duygularla birlikte yüzde kızarma, terleme, ellerde ve seste titreme gibi belirtiler görülebilir. Sonuçta başkalarının bunları farkedeceği, kendileriyle ilgili "kaygılı" zayıf kişilikli" "çekingen" "aptal" gibi yargılara varacağından endişe duyarlar.

Sosyal fobikler iş hayatında hangi sorunlarla karşılaşırlar?

        

Bir grubun önünde, toplum önünde ya da üstleriyle, meslektaşları ile konuşurken kaygı duyduklarından ya da bunları yapmaktan kaçındıklarından işlerinde yeterli başarıyı gösteremeyebilirler. Sosyal fobisi olan kişiler başkaları tarafından izlenirken çalışma, yazı yazma, yetenek ya da bilgi testine tabi tutulma, bir toplantıda konuşma-sunum yapma, bir raporu gruba sunma, otoriteyle karşılaşma, aynı fikirde olmadığını ifade etme gibi aktif bir iş hayatında karşılaşılabilecek olaylarda zorlanabilirler.

Sosyal fobiye eşlik eden özelliklerden bazıları da eleştirilmeye, reddedilmeye karşı aşırı duyarlılık, haklarını savunamama, benlik saygısında düşüklüktür. Bunlar da iş performansını oldukça etkileyen özelliklerdir.

Çalışmalarda sosyal fobinin kadınlarda daha sık görüldüğü bulunsa da kliniğe başvuranların daha çok erkekler olduğu gözlenir. Burada ülkemiz gibi toplumlarda halen erkeklerin daha aktif iş hayatı ve daha rekabetçi ortamlarda bulunmalarının tedavi başvurularını arttırdığı düşünülebilir.

  

İş hayatını da etkileyen sosyal fobilerin altında ne yatmaktadır?

Sosyal fobinin altında biyolojik ve çevresel birden fazla sebep yatmaktadır. 

Ailenin çocuk yetiştirme tarzı, ebeven-çocuk ilişkisi, aile içinde sosyal ortamlara maruziyetin azlığı, duygusal olarak reddedici ve aşırı korumacı anne-baba, çocuklukta yaşanan olumsuz, travmatik sosyal olaylar sosyal fobi gelişmesini etkileyen faktörlerdir. 

Geçmişte ebeveyn, aile üyeleri, öğretmenler ve yaşıtları ile etkileşimlerde rahatsız edici olayların yaşanması önemlidir. 

Bunlar yanında kötü maddi durum, düşük sosyal sınıf, düşük eğitim seviyesi, işsizlik, rahatsızlığın erken dönemlerindeki sosyalizasyon eksikliği ile ilişkilidir.

Genetik olarak ise sosyal fobiye has net bir kalıtımsallaktır yoktur, ancak anksiyeteli olmanın kalıtımsal bir yönü vardır.

 

İş hayatına dair öneriler nelerdir?

İlk öneri sosyal fobi ile ilgili şikayetler farkedildiğinde yapılacak tedavi başvurusudur. Çünkü sosyal fobi, çoğunlukla doğru tedaviyle tamamen iyileştirilebilir bir rahatsızlıktır. En etkili tedavi bilişsel-davranışçı terapilerdir. İlaç tedavisi de belirtilerin azalmasına sebep olarak terapiyi daha etkili hale getirebilir. Bunun yanında;

Rahatsızlığınızla ilgili bilgi almak, araştırmak hem duygularınızı anlamada hem de sorunlarınızla baş etmede size yardımcı olacaktır.

Kişinin işyerinde kaygı uyandıran durumları belirlemesi ve yaşadığı kaygıyı tanıması önemlidir. Örneğin sosyal kaygı yaşadığınız ortamlarda aklınıza gelen düşünceleri daha sonra bir kağıda kaydedin. Bu düşünceleri tanımakla onları değiştirmeye yönelik önemli bir adım atmış olacaksınız.

Kendinizle ilgili aklınızdan geçen düşüncelere sürekli odaklanmamaya çalışın.

Sosyal ortamlardan kaçınma, sorunun sürmesine ve yoğunlaşmasına yol açacağından, en kolay yapabileceğinizden başlamak üzere işyeri ve iş dışında sosyal ortamlara girmeye çalışın.

Ruhsal ve fiziksel stresle  başetmek için fiziksel aktivitelerde bulunun, spor yapın. Nefes egzersizleri, gevşeme teknikleri, yoga gibi anksiyete azaltıcı yöntemleri öğrenin ve uygulayın.

 

Çay, kahve ya da kolalı içecekler gibi uyarıcı maddelerin aşırı tüketiminden kaçının.

 

Alkollü içeceklerden ya da kontrolsüz sakinleştirici tarzda ilaç kullanımından uzak durun. Kaygıyı yatıştırmak için alkol almak, kontrolsüz ilaç kullanmak bağımlılığa yol açabilir.